30 Eylül 2013 Pazartesi

Kulakları tıka, gözleri kapa ve la la la...

Şarkılara anlam yüklemeyi her kız gibi çok seviyorum, huyum kurusun. Bu sebepten olacak hayatımın her evresinde hatta neredeyse her ayında o dönemimi özetlediğine inandığım bir şarkı olmuştur. Hoşlandığım insanın bende yarattığı karmaşadan ailesel durumlara, arkadaşlardan iş güç konularına, ya da işte genel olarak bana dair şarkılar.. (Bakın bir de parfüm teorim var, hayatımın farklı dönemlerini hatırlatan farklı parfüm kokuları... Üstelik hepsi benim kullandığım parfümler bile değil! Neyse bu başka bir yazının konusu olsun bari çok karıştırmayayım şimdi konuları) Tüm bu bahsettiğim şarkıları listelemeye kalksam mümkün olmaz sanırım, o denli uzun olur liste. Ama mesela bu ara en çok dinlediğim bir şarkı var ki, bire bir tüm sözleri beni anlatmasa da, bazı kısımları çığlık çığlığa kaçmak istediğim zamanlardaki beni çok ama çok iyi anlatıyor: küçük bir çocuk gibi kulaklarını tıkayıp, gözünü yumup, la la laaaa diye şarkı söyleye söyleye ordan kaçmak isteyen beni. Cevabını aslında almak istemediğim soruları sorduğumda cevabı duymadan 3 saniye önceki beni yani. En ukala halimle ben. Ya da çok kızdığım o zamanlardaki ben. Çok istediğim bir şey olmadığındaki ben. Reddedildiğim zamanlardaki ben falan filan ve tabii ki tüm bunları yazarken, cümlelerin ben istemeden melankolik bir havaya büründüğünü fark ettiğimde kendime kızıp kendi cümlelerime kulağımı tıkayan ben :)









Yes, our love is running out of time
I won't count the hours, rather be a coward
When our words collide
I'm gonna drown you out before I lose my mind

I can't find those silver linings
I don't mean to judge
But when you read your speech, it's tiring
Enough is enough

I'm covering my ears like a kid
When your words mean nothing, I go la la la
I'm turning on the volume when you speak
Cause if my heart can't stop it,
I find a way to block it, I go -

...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder