25 Aralık 2011 Pazar

Bir gün... (2)

Bu sefer de (hikayeyi ilk defa öğreniyormuşçasına) kitabından etkilendiğim "One Day"e dair birkaç cümle yazasım geldi. Geldi ama yazamadım bir türlü.
Ben de ilk bölümünün başındaki Charles Dickens alıntısını yazayım dedim:

"Imagine one selected day struck out of it [life] and think how different its course would have been. Pause, you who read this, and think for a long moment of the long chain of iron or gold, of thorns or flowers, that would never have bound you, but for the formation of the first link on that memorable day."

Film güzel ama kitap daha güzel, okuyun, okutun!

4 Aralık 2011 Pazar

Bir gun..

Ask hikayelerini oldum olasi sevmisimdir, hikayede ufak da olsa bir orijinallik de varsa filmi ya da kitabi sevmemem icin pek de bir sebep kalmaz. Hatta bir adim ileri gideyim, cogu kitaba basladiktan kisa sure sonra dayanamayip sonunu okurum. Kitabin sonu cok da fark etmez benim icin, oraya gelene kadar neler olup bitmis onu merak ederim. Ama hayir ayni sey filmler icin gecerli degil! Zaten 2 saat suren bir hikayenin sonunu bastan bilmek tum heyecanimi kacirir, o yuzden de film synopsis'lerini okumak haricinde bir bilgi edinmeden giderim filmlere..

Ama gecen hafta iyi bir ders aldim: bir film izleyeceksen once filmin turunu anla, beklentini de ona gore ayarla! Bunu yapmis olsam, filmi romantik komedi diye izlemeye baslamaz, filmin icine aniden karisan agir dram ogesine biraz kendimi hazirlamis olurdum en azindan; oyle yarim saat ekrana bakakalmazdim. Neyse tabi bunların hepsi birer tecrübe.

Filmden sonra düşüncelerim:

1) Jim Sturgess daha fazla film çeksin de izleyeyim.
2) Anne Hathaway İngiliz'i oynamasın gerek yok. Saçlarını da öyle kısacık kestirmesin.
3) Yine de kariyer başlangıcından ötürü (aka "Princess Diaries") önyargıyla yaklaşılmasın kıza, fazla üstüne gitmesinler yazık.
4) Kitap adaptasyonları iyiye kullanılsın. Mesela hüzünlü sonlar mutlu sona döndürülsün.
5) Hayat bayram olsun.