19 Kasım 2010 Cuma

Bayram şekerleri


Ve bir bayram daha ailece birkaç ziyaret, tatilden istifade bol bol dışarıda arkadaşlarla gezmece, her gün yaklaşık 1000 kalorilik çikolata ve çikolata içerikli yiyecek tüketimiyle geçti. Tatil tabii, insan hiç bitmesin istiyor ama artık hafta sonu tatiline girmiş bulunuyoruz, üzgünüm.

Tatil boyunca güncel/eski (ve benim için yeni/aylardır bilgisayarda bulunan) şarkılarla geçti bu arada. Evde bulunduğum süre boyunca sevgili winamp playlist'imde bulunan şarkıları bayram şekeri/çikolatası/kurabiyesi niyetine ikram ediyorum, belki aralarından beğendikleriniz çıkar.

1) The Pretty Reckless - Make Me Wanna Die (İçinizdeki asi ve platonik aşık ergen için lütfen dinleyin.)
2) Plumb - Real Life Fairytale (Güldürür, eğlendirir, sempatiktir.)
3) Maria Mena - Just Hold Me (Kadının sesi ancak bu kadar etkileyici olabilir nakarat kısımlarında... Sözleri de çok hoş.)
4) Plumb - In My Arms (Oturun ağlayın valla tam romantik filmlerde ayrılan sevgililerin birbirlerini hatırladıkları anda çalacak türden bir şarkı.) - edit: şarkının sözlerine çok da takılmamak lazım tabii; sevgiliden çok çocuğuna yazılmış havası var çünkü şarkının başlarında :)
5) Taylor Swift - You Belong With Me (Evet artık benden küçük insanların da şarkılarını dinliyorum, büyüdüm sanırım. Neyse... Geçen seneydi yanılmıyorsam, radyoda duymuştum çok beğenmiştim ama bir türlü şarkının sözlerini aklımda tutamamış ve hangi şarkı olduğunu öğrenememiştim. Kısmet geçen güneymiş.)
6) Motion City Soundtrack - Fell In Love Without You (Bu aralar telefon melodim bile oldu, sağlam grup güzel şarkı özellikle başlangıcını seviyorum.)
7) Delta Spirit - People C'mon (dım tıs dım tıs dım tıs...)
8) Glee Cast - Toxic (Her daim anti-Britney olmaktan böbürlendim ama Glee versiyonu çok da güzel vallahi şarkının.)
9) Kendal Johansson - Blue Moon (Cidden etkileyici bir sesi var)
10) Robyn - Dancing On My Own (Gossip Girl sağolsun :) )
11) Armin van Buuren ft. Sharon den Adel - In and Out Of Love (Kadının sesi garip bir şekilde müziğin tınısıyla aynı gibi.)
12) Rihanna - Russian Roulette (Takdir edilesi Rihanna şarkılarından. Rihanna demişken, Glee'nin son bölümündeki Gwyneth Paltrow'lu Umbrella cover'ı da mü-kem-mel!)
13) Colbie Caillat - What If (Colbie Caillat'ın bütün şarkıları birbirinden güzel zaten; bilmiyorsanız Realize'ı, Falling For You'yu ve Jason Mraz'la düeti olan Lucky'i de dinleyiniz.)

Afiyet olsun :)

11 Kasım 2010 Perşembe

...ve Sabancı çıldırır!


Evet sanırım okulumu zaman zaman normaldan daha çok sevmek mümkün oluyor. Özellikle de Sabancı Çıldırması geleneğini bozmayıp devam ettiren Sabancı gençliğini seviyorum şu an!

Bilmeyenler için kısa bir özet: Tarih 20 Kasım 2008, gece saatleri. Gece demişsem 12'yi geçmiş yani. Birçok fenomen olay gibi Sabancı Çıldırması'nın da başlangıcı bir hayli spekülatif. Kimine göre midterm'lerden çıldıran üç kız, yurt bölgesindeki en geniş avluda çığlık çığlığa koşturuyor. Avlunun iç tarafına bakan cepheden insanların da bu bağrışmalara katılmasıyla okul çapında bir çıldırma başlıyor. Artık şehirden izole bir yaşam süren gençlerin atraksiyona hasret kalması mı dersiniz, "bırakın eğlensinler çocuklar yaa" diye güler misiniz, şımarıklık falan diyip kızar mısınız bilmiyorum ama bence Sabancı Çıldırması sahiden bunalan bir grup öğrenciden dalgalar halinde tüm okula yayılan bir enstantanedir.

Neyse sonuç itibariyle konfeti niyetine yurt yaşamı usulüne uygun olarak tuvalet kağıtları saçılır üst pencerelerden, boş su bidonları toparlanıp birbirlerine vurulur davul misali, bilimum enstrüman ortaya çıkartılır ve kurtlar bir güzel dökülür sınavlarmış, ödevlermiş falan hiiiç dert edilmeden :)

Eh tabii böyle bir olay Sabancı fenomeni haline dönüşsün diye bir sonraki sene (20 Kasım 2009) özel çaba sarf edilir, facebook'ta event bile açılır ama olay spontaneliğini yani asıl özelliğini kaybettiğinden ilk seneki tadı bulamaz kimse.

2010'a geldiğimizde herkes yavaş yavaş "Acaba bu sene?" diye düşünür (herkes dediğime bakmayın ben ve oda arkadaşımdan bahsediyorum) ama bu seneki 20 Kasım zaten tatile denk geldiğinden pek de ümitlenilmez.

Ve derken 10 Kasım'ı geride bırakıp 11 Kasım'a geçildikten kısa bir süre sonra Sabancı yine çıldırır. Bidonlar, çimenlerin her noktasına atılan yün yumakları, binaların üst katlarından hortumla fışkırtılan sular (biraz abartıldığını söylemeden geçmeyeyim)... Artık teknoloji de dahil olur, projektörlerle bina duvarlarına videolar, protesto yazıları yansıtılır.

Sabancı Çıldırması hala devam ediyor, bu benim okuldayken yakalayabileceğim son çıldırmaydı ama üç çıldırma hiç fena değil vallahi, mutluyum :)

"I want to hold your hand..."

Romantik/eğlenceli ruh haline büründüğüm zamanlarda olsun, biraz nostaljiye ihtiyaç duyduğum zamanlarda olsun ya da şu anda olduğu gibi sadece 8 saat sonraki sınava hala çalışmamak için bahane yaratmak istediğim zamanlarda olsun, "I want to hold your hand"i üst üste dinlemek suretiyle şarkıya eşlik etmek amacıma pek uygun olur.

Şarkının orijinal versiyonu ne kadar çok eğlendirse ve Beatles bana şarkıyı seneler önce sevdirmiş olsa da, aslında şarkının sözleriyle şarkının temposunun arasında ufak bir çelişki var. Glee'de Kurt karakterini canlandıran Chris Colfer'den şarkıyı apayrı bir halde dinleyene kadar böyle bir düşüncem yoktu tabii ama bu yetenekli arkadaştan dinleyince de başka bir şarkıyı (ama cidden çok çok güzel bir şarkıyı) dinliyor gibi oldum ve şarkının sözlerine iyice bir dikkat ettim - iyice bir sevdim.

Siz de benim gibi düşünecek misiniz merak ediyorum:
http://www.youtube.com/watch?v=DpEOyK_qpvo
(Chris Colfer - I want to hold your hand)