Geçen
sene durup dururken Öyle Bir Geçer Zaman ki'yi izlemeye başlamıştım. İzlemek
derken tüm sahneler değil, internetin verdiği özgürlükle sadece Aylin-Soner
sahnelerini izliyordum.. Zeynep Farah Abdullah-Mete Horozoğlu'nun uyumu çok çok
iyiydi ve sonlara doğru Aylin'i bekleyen hazin sonu fark ettikçe üzülüp, bir
sonraki sezonun olmayacağını ummuştum.
Bu sebepten olacak; 3 tane alternatif sonum var benim Aylin ve Soner için.
İlkinde Soner Aylin'in arkasından seslenip kardeşi Murat'ın ölümünün gerçek sebebini - Aylin ve Soner'in düğün günlerindeki intiharını anlatıyor ve Aylin, Soner'in kendisini terk edişinin sebebini anlamasıyla birlikte Soner'e koşuyor. Çok fazla konuşmuyorlar, onların anlaşması için konuşmalarına gerek de yok zaten. Orada kararıyor ekran ve "Mutlu Son" yazısı çıkıyor ekranda..
İkincisinde bununla yetinmiyor senarist; düğün de
göstermeden olmaz, Aylin-Soner seven dizikolikler pek mızmızlanır diye deniz
yıldızlarıyla (ki deniz
yıldızı benim için de özel olan bir öğe olduğundan sanırım iki kat etkiliyor
beni bu ikilinin deniz yıldızlarıyla olan bağı) bezeli düğünlerini de
görüyoruz. Herkes mutlu, ama en mutlu Aylin.. Işık saçıyor karnında kızıyla
birlikte. Karı koca birbirine çok ama çok aşık.. "Evet" diyorlar,
doya doya öpüyorlar birbirlerini, sürekli birbirlerine sevdiklerini
söylüyorlar, dans ediyorlar, keyfini çıkartıyorlar en mutlu günlerinin.. Sonra
ekran kararıyor ve "Mutlu Son" yazısı çıkıyor ekranda..
Üçüncüsü buruk bir hikaye.. Soner Aylin'i kaybediyor doğum
esnasında. Kızını hiç görmüyor Soner; içine
kapanıyor, yurt dışına kaçıyor, Aylin'in hayaliyle yaşıyor. Seneler geçiyor böyle. Günün birinde kızıyla karşılaşınca da onun Aylin'e ne kadar benzediğini fark edip iyice kahroluyor. Deniz'i her gördüğünde anılar canlanıyor gözünde - Deniz'de Aylin'i görüyor,
Aylin'i gördükçe çıldırıyor, içinden attığı çığlıkları kimse duymuyor.
Karısının mezarına koşuyor sonra; çektiklerini bir o anlar, bir o dinler diye.. Anlatıyor bunları bir bir. Onu hala ne kadar çok sevdiğini, hep seveceğini
söylüyor. Deniz'i, kızlarını sevdiğini ve onu aslında suçlamaması gerektiğini bildiğini bir tek Aylin'e itiraf
edebiliyor. Ve bundan sonra da sadece kızı için yaşamak, onun için iyileşmek, kızına iyi bir baba
olmak istiyor.. Sahne bitip, kamera kararmakta olan havaya dönerken ekranda
"Son" yazısı beliriyor.
Bana kalırsa dördüncü bir son yok Aylin ve Soner'e dair..
Soner'in Aylin'siz, yeni aşklarla dolu bir hayatı yok. Aylin'in hatırasının
yavaş yavaş silikleştiği ve sonunda kaybolduğu bir hikaye yok.
O yüzden de izlemiyorum
artık diziyi. Senaristin reyting kaygısıyla Soner'e yazmaya çalışacağı romantik
komediyi izleyesim yok, olmayacak da.. Ne yapayım, konu dizi senaryosu bile
olsa duygusal olabiliyorum böyle :)